1 Ekim’deki Meclis’in açılışıyla başlayan süreçten bugüne pek çok kritik gelişme yaşandı. Çözüm komisyonundan 19 Mart operasyonlarına, CHP kurultaylarından Beyaz Saray’daki zirveye dek her gelişme birbiriyle ilintili. Saray, meşruiyetini ABD’ye yaslanarak sağlama çabasında. Ancak ne muhalefeti bölebildi ne ayağa kalkan milyonlara geri adım attırabildi. Trump’a verilen sözler ve anlaşmalar da iktidarın ömrünü uzatmaya yetmez.
RADİKAL- 31 Mart seçimlerinden hezimetle ayrılan, kale olarak gördüğü pek çok kenti muhalefete kaptıran Saray yönetimi, kaybettiği hegemonya mücadelesini dış güçlere yaslanarak sağlamaya çalışıyor. Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda bütün bir bölge ABD ve İsrail eliyle yeniden dizayn edilirken geçtiğimiz yaz ayından bu yana içeride ve dışarıda yaşanan pek çok kritik gelişme de ülkeyi tamamen bağımlı hale getirdi.
İç cephe tartışmasından 1 Ekim’deki Meclis açılışında MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan çağrısına, PKK’nin silah bırakmasından Meclis’te kurulan komisyona, 19 Mart operasyonlarıyla CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ile CHP’li belediyelere yönelik ardı arkası kesilmeyen operasyonlardan CHP Kurultay davalarına, YSK kararlarının çiğnenmesinden Beyaz Saray’daki Erdoğan ve Trump zirvesine dek birbirinden farklı görünen pek çok kritik gelişme aynı amacın bir yansıması oldu. Kitlelerin desteğini kaybeden iktidar seçimsiz, sandıksız, muhalefetsiz bir rejim arzu ederken bunu da ABD ve Trump desteğiyle sağlamaya çalışıyor.
Ancak bugüne dek tüm devlet imkanlarını elinde tutmasına rağmen bu amacını gerçekleştirebilmiş değil. İç cephe vurgusunun halkta bir karşılığı olmadığı görülürken ortaya atılan çözüm tartışmaları da Kürt sorununun demokratik çözümüne dair ikna edici bir süreç ortaya koymadı. 19 Mart operasyonlarıyla muhalefeti sindirmek isteyen iktidar bu hamlesinde de başarılı olamadı. CHP’yi kayyumlara teslim etme çabaları da karşılık bulmadı. İstanbul’a kayyum atama düşüncesi de halkın bariyerine çarptı. Üniversitelilerin yıktığı barikatlar, ülkenin dört bir yanına yayılan eylemler, ürün boykotundan yaratıcı pankart ve sloganlara dek Saray’ın da beklemediği birleşik bir direniş mücadelesi ortaya çıkardı. Bugün ayakta kalmak için tek çaresinin ABD’ye koşulsuz bağlılık olduğunu düşünen Saray’a karşı sokağa çıkan yurttaşlar “Trump’a yalvarma koltuğu boşalt” demeye devam ediyor.



İç cephe tartışmalarıyla birlikte 1 Ekim’deki Meclis açılışından bu yana yaşanan kritik gelişmeleri bir kez daha hatırlatalım.
• İÇ CEPHE
Suriye’de Esad rejimi devrilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve Saray’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum başta olmak üzere pek çok aktör “iç cephe” çağrısı yapmıştı. Uçum, iç cepheyi, “ülke içi demokratik siyasi yarışma” yerine “ülkeye yönelik çeşitli risklere karşı Milli Devlet ile Ulusal güç unsurlarının bütünlüğüne işaret eden ve bu amaçla kullanılan” bir kavram olduğunu savunmuştu. “İç siyasette ‘iç cephe’ şeklinde kullanılması halinde demokratik siyaseti militarize edebileceği eleştirileri yapılabilir. İç cephe iç siyasetteki rekabet açısından kullanılırsa bu eleştiri haklı da olabilir” diyen Uçum, CHP’nin de iç cephe tanımının içinde yer aldığını söylemişti. Bu kavram üzerinden yürüyen tartışma iktidar açısından CHP’yi de “kontrollü muhalefet” sınırlarına çekmeyi, muhalefeti etkisiz kılmayı amaçladı. İç cephe vurgusuna CHP’den yapılan itirazlar “Önce demokrasi önce adalet” vurgusu yapıldı.
• 1 EKİM
Bir yanda iç cephe tartışmaları sürerken diğer yandan 1 Ekim’deki Meclis açılışında MHP Lideri Devlet Bahçeli beklenmedik bir hareketle DEM Parti Grubu ile selamlaştı. Kamuoyunun dikkatini çeken görüntülerin hemen ardından bu kez PKK Lideri Abdullah Öcalan’a Meclis’te konuşması çağrısı yaptı. Yeni bir “çözüm süreci mi başlıyor” tartışmaları kamuoyunun gündemini meşgul etti. Bahçeli’nin çağrısından haftalar sonra DEM Parti heyeti İmralı’yı ziyaret etti. Öcalan mesajında “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” ifadelerini kullandı. MHP Lideri Bahçeli’nin “Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru tercihtir” sözleri ise iktidarın oyun planını gözler önüne sermişti. Sürecin devamında PKK silah bırakarak silahları yaktığı bir tören düzenledi. Meclis’te kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 13. Toplantısını bugün gerçekleştirecek.
• TÜRK-KÜRT-ARAP İTTİFAKI
Erdoğan ve Bahçeli, dışarıdan Öcalan’ın da desteğiyle “Türk-Kürt-Arap/ İslam” birliği şeklinde formüle ettikleri yeni Osmanlıcı bir modelle ülkenin yüzünü tümüyle Ortadoğu’ya çevirmeyi, bunu da ABD ve Trump’ın bölgeyi yeniden dizayn amacına göre şekillendirmeyi arzu etti. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Barrack da “Osmanlı’nın millet sistemi Türkiye için en uygun model” sözleriyle ifade etti. 19 MART: Seçimsiz ve muhalefetsiz bir Türkiye inşa etmeye çalışan rejim İBB’ye yönelik peş peşe operasyonlar gerçekleştirdi. CHP’nin ön seçimde 15 milyondan fazla oy alarak seçildiği Cumhurbaşkanı Adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yakın çalışma ekibi 23 Mart’ta tutuklandı. İBB operasyonları aynı zamanda iktidarın yargıyı “yol temizliği” yapmak üzere nasıl sopa olarak kullandığını gözler önüne serdi. Esenyurt ile başlayan operasyonlar İstanbul’dan Anadolu’ya sıçradı. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde tarihi bir başarı elde eden CHP’de, 15 belediye başkanı tutuklandı, bir başkan ev hapsine alındı. Ekrem İmamoğlu dahil, İstanbul’da seçilen 27 CHP’li belediye başkanından 12’si cezaevinde. Bazı belediyelere kayyum atandı, bazıları ise AKP’ye geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta “turp” ve “ahtapot” benzetmesi yaptığı soruşturmalarda bugüne dek halkı ikna edecek delillere rastlanmadı. Ortaya atılan iddialar İBB tarafından yalanlanırken kamuoyu yoklamaları da halkın büyük çoğunluğunun bu operasyonların hukuki değil, siyasi bir zeminde gerçekleştiğine inandığını ortaya koydu. Araştırmalara göre yalnızca yüzde 25 ile 30 arası bir seçmen kitlesinin operasyonlara ikna olduğu görüldü. CHP Lideri Özgür Özel her fırsatta 19 Mart’ın bir ABD eliyle gerçekleşmiş darbe olduğunu vurguladı.
• DİRENİŞ BÜYÜDÜ
19 Mart günü Saraçhane’ye akın eden yurttaşlar, Maltepe’de miting alanını dolduran milyonlar, Saray’ın darbesine karşı iradelerine sahip çıktı. Siyaset sahnesine doğrudan çıkan gençler, direnişin hem fitilini ateşledi hem de mücadelenin en büyük taşıyıcısı oldu. Rejimin saldırıları karşısında da geri adım atmayan gençlik kesimleri, ülkenin tamamına büyük bir cesaret dalgasını yaydılar. Alanlardan mahallelere, kampüslerden lise bahçelerine taşan direnişler, ülkede tek adama karşı birleşik mücadele zeminlerini yaratırken rejime karşı mücadele etme iradesini gösteren toplumun geniş kesimlerinin birlikteliği sürecin başarısındaki temel etken oldu.
• KURULTAY KUŞATMASI
Rejimin CHP’ye yönelik hamleleri belediyelerle sınırlı kalmadı. Özgür Özel’e pek çok kez “Ankara’da siyaset yap” çağrısında bulunan iktidar, onu rejimle uzlaşmaya davet etti. Mutlak butlan kararıyla eski CHP yönetimini partinin başına kayyum olarak atanması gündeme getirilirken CHP, bu hamlelere düzenlediği olağanüstü kurultaylarla yanıt verdi. CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te gerçekleştirdiği 38. Olağan Kurultay’ın iptali istemiyle açılan davanın üçüncü duruşması da Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapıldı. 15 Eylül’deki duruşmada erteleme kararı çıktı. Duruşma 24 Ekim’e ertelendi. Bu sırada kayyumların önüne geçmek isteyen parti iki kez olağanüstü kurultay düzenledi. 6 Nisan 2025’te, 21. Olağanüstü Kurultay’da seçilen Özel ve yönetimi yine davalık oldu. 21 Eylül’de partiye kayyum atanmasının önünü kesmek, CHP’ye siyasi ve hukuki güvence sağlamak için bir kez daha seçim yapıldı ve Özgür özel 22. Olağanüstü kurultayı da kazandı. CHP’nin İstanbul İl Yönetimi’ne de bu süreçte Gürsel Tekin kayyum olarak atandı. İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul İl Yönetimini düşürüp yerine Gürsel Tekin ve beraberindeki kayyum heyetini atamasının sonra gerçekleştirilen olağanüstü kurultayda CHP İstanbul İl Başkanı seçilen Özgür Çelik bir kez daha mazbata aldı.
• TRUMP-ERDOĞAN ZİRVESİ
Beyaz Saray’daki Erdoğan-Trump zirvesi rejimin meşruiyetini sağlamak adına ticaretten siyasete her alanda ABD’ye teslimiyetini gözler önüne serdi. ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack’ın görüşme öncesi yaptığı “meşruiyet” vurgusu sandıktan umudu kesen rejimin sırtını Trump’a dayayarak ömrünü uzatma çabasını ortaya koydu. İktidar, koltukta kalmak adına ülkenin tüm imkanlarını ABD’ye seferber etti. Bu görüşmede Türkiye, ABD’den alacağı sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) için 2045 yılına kadar 20 yıllık anlaşma imzaladı. THY, ABD’li uçak üreticisi Boeing’e 75 adet B787 yolcu uçağı sipariş etti. 150 adet 787 Max için ise motor üreticisi firmalar ile görüşmelerin sürdüğü bildirildi. Ticaret Bakanlığı otomobil ihracatı ve ABD menşeli ürünlerle ilgili yeni ticaret düzenlemelerini duyurdu. Türkiye, 2018’den bu yana bazı ABD menşeli ürünlere uyguladığı ek gümrük vergilerini kaldırdı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşmeyi eleştirdi. Özel, “Ağzından tek kelime Filistin çıkmadı. Sekiz taviz vermiş meşruiyet almış. Meşruiyet milletten alınır. Müttefikten yağlı müşteri yaratmış” dedi. Son olarak NTV muhabiri Hüseyin Günay’ın Beyaz Saray’daki toplantı sonunda kameralara yansıyan dışarıdaki konuşması gündem oldu. Günay, “Hiçbir şey almadık”, “Hakan Fidan’ın üzerine oynuyorlar, Bilal Erdoğan, Selçuk Bayraktar ve Hakan Fidan kavgası var” sözleri sosyal medyada gündem oldu.
∗∗∗
CHP VE TİP AÇILIŞTA YOK
HP ve TİP, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşma yapacağı TBMM’nin yeni yasama yılı açılış törenine katılmayacaklarını duyurdu. TİP, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Can Atalay’ı ziyaret edeceklerini açıkladı. CHP’den yapılan açıklamada ise “Böyle bir siyasi ortamda biz Cumhurbaşkanını Meclis açılışında, ne oturarak ne de ayakta karşılamayız. Zira bizim nezdimizde meşruiyetini yitirmiştir” ifadeleri kullanılmıştı. TİP’in açıklamasında ise “Bu tabloda Anayasa’ya ve AYM kararlarına uymayarak anayasal düzeni fiilen ortadan kaldıran, halk iradesinin seçtiklerini yargı müdahaleleriyle görevinden alıkoyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilecek TBMM açılış töreninde partimiz yer almayacaktır” ifadelerine yer verildi.
∗∗∗
MECLİS’TE HALKA YİNE YER YOK!
TBMM’de bugün yeni yasama yılı açılacak. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış konuşması yapacak. TBMM’nin, 20 Temmuz 2025 tarihinde sona eren 28’inci Dönem 3’üncü Yasama Yılı karnesi ise rejimin Meclis’i nasıl kullandığını gözler önüne serdi. Meclis büyük oranda, “İktidarın tartışmalı düzenlemelerini ve uluslararası anlaşmaları onaylamak” amacıyla çalıştırılırken yurttaşın taleplerini içeren çok sayıda kritik görüşme ve kanun teklifi ise AKP ve ortağı MHP tarafından reddedildi.
Son olarak TBMM’nin 28’inci Dönemi’nin üç yasama yılında verilen 34 bin 830 soru önergesinden süresi içinde yanıtlananların sayısı, 4 bin 834’te kaldı.
Bu süre zarfında ise Meclis aracılığı ile iktidarın rant ve talan politikalarının önü açıldı. O düzenlemelerden öne çıkanlar şöyle:
•İklim Kanunu Teklifi: Yasalaşan teklif, iklim krizine sosyal, ekonomik ve ekolojik boyutlarıyla yanıt verecek hükümlerden ziyade yalnızca karbon ticareti mekanizmalarına dayandırıldı. Teklifle piyasa odaklı anlayış bu teklifle de hayata geçirildi.
•Öğretmenlik Meslek Kanunu: Muhalefetin, “Saray’da hazırlandı” dediği Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmen istihdamında yandaş kadroların önü açıldı. Kanun, eğitim fakültelerinden ya da “MEB’in uygun bulduğu” bölümlerden mezun olanların direkt göreve başlamasının önünü kapattı.
İnfaz düzenlemesi (Yargı Paketi): Toplumun beklentilerini karşılamayan düzenleme, Anayasa’ya aykırı çok sayıda madde içerdi. AKP’nin, “Muhalefetsiz Türkiye” hayaline hizmet ettiği gerekçesiyle eleştirilen düzenleme, “Yatarı olmayan suçlara” cezaevi yolu göstermesi nedeniyle “İktidara muhalif olan herkesin uydurma suçlarla cezaevine gönderilmesinin” önünü açtı.
•4857 Sayılı İş Kanunu’nda değişiklik: Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca belgelenmiş konaklama tesislerinde çalışan işçilerin, haftada bir gün izin yapma hakları ellerinden alındı. Turizm çalışanlarının düzenlemenin ardından, “10 gün aralıksız çalışmanın ardından bir gün izin” yapmasına izin veriliyor.



ERDOĞAN’A SÜPER YETKİLER
•Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi: AKP ve MHP oylarıyla yasalaşan teklif ile engellilerin vergisiz araçlarının vergi ve parasal limitlerini belirleme yetkisi Cumhurbaşkanı’na devredildi. Erdoğan’a verilen bir başka yetkide ise “TSK personelinin rütbe belirleme süresinin belirlenmesini” oldu.
•Talan yasası: Zeytin ağaçlarının talanının önünü açan ve “Sermayeye süper talan izni” olarak nitelendirilen torba yasa ise en çok tepki çeken düzenleme olarak öne çıktı. Teklif, zeytinlik alanlarının madenciliğe açılmasına ve ÇED süreçleri tamamlanmadan madenciliğe başlanmasına olanak sağlıyor.
RANT TALAN YOKSA ONAY DA YOK!
İnsana, doğaya ve hayvana düşman düzenlemelerin geçirildiği TBMM’de, yurttaşın taleplerine ise kulak tıkandı. Öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek başta olmak üzere, muhalefetin halkın yararına talep ettiği düzenlemelerin tamamı AKP ve MHP oyları ile reddedildi. AKP ve MHP milletvekillerinin, “Hayır” oyu verdiği bazı teklifler ise şöyle:
•En az 35 bin TL asgari ücret.
•Okullarda öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek.
•Çiftçilerin kredi borçlarının faizinin silinmesi.
•Kamu bankalarının çiftçilere faizsiz kredi vermesi.
•En düşük emekli aylığının en az asgari ücret seviyesinde olması
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın açıkladığı verilerde Meclis’in işlevsizliğinin boyutlarını gözler önüne serdi. Günaydın, 12 Haziran 2023’ten bu yana CHP’nin 774 DEM Parti’nin, 331, İYİ Parti’nin 114, Yeni Yol Grubu’nun da 83 kanun teklifi verdiğini söyledi. Günaydın, muhalefetin kanun tekliflerinden hiçbirinin kanunlaşmadığının altını çizdi. BİRGÜN