İsrail’in İran’a saldırılarına sessiz kalan Saray, iç tahkimatını sağlamak için fırsat kolluyor. ‘İç cephe’ vurgusunu tekrarlayan rejimin aktörleri “Tehditlere karşı birlik olalım” söylemine tutundu. Saldırılara tepkiler ise sürüyor.
RADİKAL – İsrail’in İran’a yönelik saldırıları sürerken, Saray rejimi sessizliğini koruyor. Dışarıda ABD ve İsrail’le sürdürülen ticari ve askeri ilişkiler, içeride ise savaşın bahane edildiği “birlik ve beraberlik” söylemleri yükseliyor. Saray yönetimi İsrail’in saldırılarına dozajı hafif tepkiler verilirken emperyalizmin yeni Ortadoğu dizaynını izlemekle meşgul.
Ülke içerisinde ise “iç cephe” siyasetini güçlendirmek için zemin yoklanıyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, İsrail’e karşı ülkenin birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiği söylemi de bu stratejiyi gözler önüne seriyor. Ülkedeki ABD üslerini görmezden gelen, İsrail ile süren ticaret ağına dokunmayan, İsrail’e askeri malzeme taşıyan gemileri ülkenin limanında ağırlayan rejim bölgedeki gelişmeleri ayakta kalmanın bir çıkış kapısı olarak görüyor.
Öte yandan yaşananlara ilişkin tepkiler de yükselmeye devam ediyor. Dün İstanbul’da SOL Parti, BKP, EHP, TİP, TÖP’ün çağrısıyla yurttaşlar İsrail Konsolosluğu’na yürüdü. Konsolosluk önünde yapılan açıklamada, “Varlığını katliamlara borçlu olan Siyonist İsrail Rejimi, iki yıldır Orta Doğu’da eşi benzeri görülmemiş bir yıkım yaratıyor. Mazlum Filistin halkı başta olmak üzere Lübnan, Suriye, Yemen ve şimdi de İran topraklarında sayısız hava saldırısı ve bombardımanla asker-sivil ayırt etmeksizin vahşet gösterileri düzenliyor” denildi.



Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “En büyük desteğini ABD’den alan katiller, uluslararası hukuku ve insan haklarını hiçe sayıyor. İran ile masada nükleer anlaşması görüşülürken bir gece yarısı Tahran’ı baştan aşağı bombalayanlar, ikiyüzlü medya organlarında “asıl mağdur biziz” kartını oynamaktan utanmıyor.
Saray Rejimi ise Madleen’e ağlayıp, İsrail’e askeri malzeme taşıyan VELA’yı Mersin Limanı’nda ağırlıyor. “Gelişmelerden kaygılıyız” deyip Kürecik Radar Üssü’nden katillere istihbarat sağlıyor. Erdoğan’la dostu Trump’ın arasından su sızmıyor, Trump Netanyahu’ya “Yürü, ben arkandayım” diyor. Yıkım büyüyor, ticaret sürüyor, AKP iktidarı halkın tepkisine rağmen İsrail’le iş ortaklığını sürdürüyor.
Asıl mağdur; dilinden, dininden, mezhebinden ötürü emperyalistlerin bombardımanıyla katledilen emekçi halklardır. Patronların çıkarlarına kurban edilen, savaş ekonomisi tıkırında işlesin diye yaşam hakkı hiçe sayılanlardır. Gazze’de bir avuç una muhtaç edilen analar, kısacık ömründe bir kez olsun gülmeyen çocuklardır.
ATEŞE ATIYORLAR
ABD, İsrail ve Körfez sermayesinin başı çektiği insanlık suçları ittifakının senaryosu Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırmak, Gazze’yi insansızlaştırmak ve bölge ülkelerini siyasi mühendislikle dizayn etmektir. Saray Rejimi ise bu senaryoya kimi zaman ortak olup kimi zaman sessiz kalarak Türkiye’yi ateş çemberine atıyor.
Katil emperyalistlerin planlarını biliyoruz ve onların karşısına dikiliyoruz! Tarihten bugüne, Deniz Gezmiş’ler gibi bir an tereddüt etmeden Filistin halkının yanında duran devrimciler olarak sözümüzü yineliyoruz: İşgalciler, her zaman kaybeder! Emperyalistlerin körüklediği savaşlara ve yıkıma son vereceğiz.” BİRGÜN