Ana Sayfa Politika ŞENER LEVENT YAZDI: KALANLAR BİRBİRİNİ YEYCEK

ŞENER LEVENT YAZDI: KALANLAR BİRBİRİNİ YEYCEK

6
0

KALANLAR BİRBİRİNİ YEYCEK

Fesatlık…

Çekememezlik…

Kıskançlık…

Nefret…

Yalan…

İftira…

Başkasının kuyusunu kazma…

Bu toplumun karakteri mi?

Kaç Kıbrıslı kaldık ki burada?

Kalanlar da birbirini yeycek galiba…

***

Görmediği bir şeye gördüm diyen…

Duymadığına duydum diyen…

Biraz bildiği bir şey varsa, içine bin katıp söyleyen…

Fikrini beğenmediğine binbir sıfat yakıştıran…

Başarıyı kıskançlıkla karşılayan…

Mutluluğunu hep başkalarının mutsuzluğu ve başarısızlığı üzerine kuran…

Çok nefret ettiği bir kimsenin yüzüne gülen, ama arkasından söylemediğini bırakmayan…

Güçlünün karşısında eğilip bükülen, güçsüze ise hep tepeden bakan…

Yalakalıkta ileri, onurda geri…

Herkesten farklı olduğunu ispat etmek için ak süte bile kara demeye hazır olan…

Ne olduğu gibi görünen, ne göründüğü gibi olan…

Kendinde hiçbir kusur bulmayan…

Bencil…

Çıkarcı…

En yakın dostlarını bile sırtından hançerleyen…

Sevmek değil, sevilmek kaygılarıyla dolu..

Toplu linç histerisi ile yanıp tutuşan..

Çoğunluğun fikrine katılmamasından korkan…

Azınlıkla yürümekten sakınan…

Kendini emniyete almadan fikrini söylemeyen…

Kendi fikrini halkın fikri gibi takdim eden…

En çok dedikoduyu seven…

Çok başarılı bir kimsenin önemsiz bir açığını yakalayınca havalara uçan…

Yıldızı parlayan birini linç etmenin dayanılmaz zevkini yaşayan…

“Zaten ben bilirdim” diyerek üstüne katmerli yalanlar ekleyen…

“Düşmanımın düşmanı dostumdur” havalarında dolanan…

“Susma sustukça sıra sana gelecek” dediği halde en başta kendisi susan…

Bazan bir hayvana acıyacak kadar şefkatli, bazan da haksız yere hapse atılan bir kimseyi aklına bile getirmeyecek kadar umursamaz…

Yarını düşünmeyen…

Gününü gün eden…

Herşeyden çok kendi konforuna düşkün…

Bir topluluk!

Taşra topluluğu!

***

Cenazeler mi bütünleştirir bir toplumu yalnız?

Ölüm karşısındaki suskunluk mu?

Hangi girdaptır içine çeken bizi?

Bu fesatlıktan…

Bu çekememezlikten…

Bu başkasının kuyusunu kazmaktan ne zaman kurtulacağız?

Gazeteci gazeteciyi çekemez…

Şair şairi çekemez…

Öğretmen öğretmeni çekemez…

Doktor doktoru çekemez…

Eczacı eczacıyı çekemez..

Tepemizdeki alçakların masum vatandaşlarımıza attığı iftiralara inanmaktan ne zaman vazgeçeceğiz?

Tükendik canım kardeşim…

Tükendik…

Birbirimize delice sevgiyle sarılmaktan başka çaremiz kalmadığını anlamadınız mı?

***

Biz hangi ara böyle olduk diye avutmayın kendinizi…

Tüm bunlar eskiden de vardı…

Ama kanımıza ganimet ruhu girdikten sonra, sanki gerçek yüzümüz ortaya çıktı…

Ruhumuz karardı…

Sanki şeytana sattık ruhumuzu…

Yıllardır herkesten büyük bir sır gibi sakladığımız itiraflarımızı son nefesimizde bile yapamıyoruz…

Yıllarca korktuk…

Şimdi de korkuyoruz hala…

Bu korkaklık kimden bize miras?

Doğruyu söylemekten…

Bildiklerini anlatmaktan…

Elindekini kaybetmekten…

Öldükten sonra lanetle anılmaktan korkan…

Garip bir topluluk…

***

Daha önce de yazdım…

Gelenler çoğalıyor, biz tükeniyoruz…

Bir gün cenazenizin arkasından ağlayan kimse kalmayacak…

Aydınlığa açın kalplerinizi…

Nefret değil, sevmek zamanı şimdi…

Birbirinizin kuyusunu kazma ihtirasınızı bir kitap okuyarak, bir film izleyerek giderin…

Kaç kişi kaldık ki buralarda?

Kalanlar da birbirini mi yeycek?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz