KAN DÖKTÜNÜZ ALDINIZ, SİZİN OLMADI
“Kan döktük aldık” diyen siz değil misiniz?
O halde ne bu panik…
Bu şaşkınlık…
Birini öldürüp onun malını mülkünü almak demek değil midir?
Siz öldürmekle de övündünüz…
Evet sizin askeriniz de bu kan dökümünde ölmüş olabilir…
Ama o bir işgal askeriydi…
Başkasının toprağını elinden alırken öldü…
Diğeri bir direnişçi…
Kendi toprağında öldürüldü…
Alman askerleri Stalingrad’da öldü…
Amerikan askerleri Vietnam’da öldü…
Fransız askerleri Cezayir’de öldü…
Rus askerleri Afganistan’da öldü…
Siz de Kıbrıs’ta öldünüz…
***
Kan döktünüz aldınız…
Mallarını topraklarını aldınız…
Sonra kendi ülkenizden nüfus taşıyarak aldığınız toprakları onlara dağıttınız…
Ya beleş!
Üstünden bir de sahte koçan…
Yağmaladınız güzel yurdumuzu…
Bir gecede servet sahibi oldular…
Şimdi Trabzonlu’ya elindeki Rum arazisi için sekizyüz bin sterlin veriyorlar da beğenmiyor…
Bir milyon istiyor!
Güzelim Vasilya…
Lapta, Karava, Karmi…
Ayios Epiktilos, Ayios Amvrosios…
Ve Akatu…
Ve Trikomo…
Ve neler neler daha…
Kimbilir kaç kere alınıp satıldı…
Şöyle bir Kantara tepesinden bakınca çakallar yuvasından başka bir şey görmem burada…
***
Ama ne bu panik…
Ne bu telaş şimdi?
Kan döküp almanızı kimse haklı bulmadı mı?
Ah şu hukuk…
Kim icat etti şu yaramazı da?
Sorun onlara:
-Kan dökerek almak suç mu?
***
Biriniz,
-Kapıları kapatalım, dedi…
Biriniz,
-Mermiye mermi, bazukaya bazuka atalım, diye kükredi…
Biriniz,
-Düğmeye basalım, dedi, sanki basacak bir düğmesi varmış gibi…
Tatar da,
-Ben küstüm, oynamam, dedi…
Ankara’nın Tatar’a vereceği akıl hepsi bu kadar mı?
E, bakarım da Tatar da topun ağzında…
Rum malı mı var elinde…
Evet var…
Girne sırtlarında…
Ne olacak?
Onu da mı tutuklayacaksınız?
Şu işe bakın ama…
Asıl Nikos vazgeçse, “ben bir hırsızla görüşmem” dese anlardım…
O küseceğine, bir de Tatar küstü…
Ankara “sahneden çekil” dedi, çekildi…
Anladın mı Bay Nikos…
Bundan sonra ne üçlü, ne beşli!
Bayan Holguin’e hayranım…
Tam bir Kolombiya meleği…
-Tatar’la çok yararlı bir görüşme yaptık, diyor…
Kıbrıs’ta yararlı temaslardan çok ne var…
***
Şu tahsis, şu eşdeğer, şu sahte koçan meselelerini şimdi nasıl anlatsam size…
Çok karışık…
Arap saçı gibi…
Tatar eşdeğerciden almış…
Eşdeğerci de hem bu tarafta aldığı malı satmış, hem de güneydeki malı…
Bu bilmecenin içinden nasıl çıkacaksınız?
Çok kaymaklı olmuş şu mal-mülk işi bu adada…
Zaten bu kadar yozlaştıysak, bu kadar dejenere olmuşsak, bu yüzden olmadık mı?
Ya güneydeki Türk mallarını sahte koçanlarla pazarlayanlar…
Ben onu çok yazdım…
Ama hiç umursamadınız…
O sahtekar sizdendi çünkü…
Solcuydu!
İnanmazsanız gidin, Oroklini muhtarına sorun…
1974’ten önce yurtdışına hiç gitmemiş olan bir adam için o sahtekara nasıl gitti diye belge verdi…
Bir de Andreas Hristu’ya sorun…
***
Kapılar açık ey mal sahipleri…
Buyurun bakın…
Çakalları mı arıyorsunuz?
Kuzularla karıştırmayın…
Ayios Amvrasios’taki Elexus Oteli’ni yeni mi farkettiniz?
Dikkatli olun…
O iş Tayyip Bey’e kadar uzar!
***
Utanıyorum, sıkılıyorum da bunları yazmaktan…
Mal-mülk…
Yerin dibine batsın…
Gazze’de binlerce insan can verirken…
Utanıyorum!
