Ana Sayfa Güncel Şener levent yazdı: Pezevengin memleketinde

Şener levent yazdı: Pezevengin memleketinde

2
0

ŞU PEZEVENGİN MEMLEKETİNDE

Polise ve mahkemeye güvenmemizi istersiniz…

Nasıl güvenelim?

Nasıl?

Bu polis değil mi Kürtçe şarkılar dinledi diye vatandaşı tutuklayan?

Bu polis değil mi Tayyip Erdoğan’ı protesto eden göstericileri darp eden?

Bu polis değil mi bize casusluk komplosu kuran?

Bu polis değil mi pencerelerimizi taş yağmuruna tutanlara hiç müdahalede bulunmayan?

Bu polis değil mi, aydınlatılması mümkün olan cinayetleri aydınlatmayan?

Bu polis değil mi Çakurmas’ın aracına uyuşturucu atıp sonra da uyuşturucu kaçakçısı diye onu tutuklayan?

Bu polis değil mi eczacılık çınarımız Dr. Zihni Uzman’ı tutuklayıp koltuk değnekleriyle mahkemeye çıkaran?

Bu polis değil mi külliye kavşağında eylem yapan arkadaşlarımızı tutup karakola taşıyan?

Yazsam yazarım sabaha kadar…

***

Ne o, mahkemeye hakaret etti diye adam mı yargılıyorsunuz?

Ne kadar alıngansınız…

Ama bu mahkemeye asıl hakaret ve küfür yağdıranlara hiç dokunmadınız..

7 yıl önce, 22 Ocak 2018’de..

Linç saldırganlarını yargılayan Kıdemli Yargıç Tacan Reynar’a ve mahkemeye ne hakaretler yağdı da tınmadınız bile…

O hakaretlerin yanında şimdi hakaret olarak kabul ettiğiniz şeyler ne kadar masum kalır…

Siz ne zamandan beri bu kadar hassas oldunuz

O katmerli küfürler bir kulağınızdan girdi, diğerinden çıktı…

Neler neler…

Terörist dediler yargıca…

Düşünün, yargıca terörist bile dediler de kimse dokunmadı onlara..

Yargıyı çirkefe batırıp çıkardılar…

Hiçbirini tutuklamadınız, hiçbirini mahkemeye çıkarmadınız…

Ve şimdi de mahkeme kararınızı eleştirdi diye adamı yaka paça tutup yargıç huzuruna çıkarıyorsunuz değil mi?

Şimdi sizin hakaret dediğiniz bu eleştiriler eğer gerçekten yargıçlara ve mahkemeye hakaret ise, o zaman 22 Ocak 2018’dekiler ne?

Yalnız hakaret de değil…

Ölüm tehditleri…

Ki yargıca koruma vermek zorunda kaldınız…

Ama taş yağmurundan sonra bir de yüce meclisinizin damında göbek atanlara gülümsemeyle baktınız..

Neden?

Saldırganların arkasında Tayyip Erdoğan vardı da ondan mı?

Halil Sadrazam’ın arkasında Tayyip Erdoğan yok da ondan mı?

Sizin teraziniz dengesini kaybetmiş…

O tatlı adalet kızımızın gözleri kapalı değil…

Ondan mı?

***

Ne biçim memleket oldu bu memleket…

Ne biçim bir toplum olduk..

Çok tehlikeli bir hal aldı burada yaşamak…

İnsan hakları diye bir şey kalmadı…

Bu yozlaşmışlık…

Bu dejenerasyon…

Türkiye kendine benzetti bizi!

Zorba ve despot bir çetenin elinde kıvranıyor yıllardır…

Ve şimdi bir ahtapot gbi bizi de sarmalına doladılar…

Artık polis Türkiye’de nasıl alıp götürüyorsa masum insanları, burda da öyle alıp götürüyorlar…

Doktor ve eczacılarımızı böyle alıp götürdüler ve buna bile ses çıkaramadık…

Rezil Fetöcü operasyonları…

Ses çıkarmaktan aciz bir ana muhalefet…

Boş sözler şampiyonu bir lider…

Denktaşçı Tayyipçi sendikalar…

Koltuk ne koltuğu olursa olsun, oturdu mu bir daha kalkmayanlar…

Neredeyse çeyrek yüzyıldır Tayyip tayfası canımıza okudu…

Ondan öncekiler tamam mıydı?

Onlar da tamam değildi tabii…

Oturup düşünsenize biraz…

Bu güzelim yurdumuzu nasıl teslim ettik onlara…

Adam havaalanında bağırıyor avaz avaz…

-Ben gazi çocuğuyum, burayı babam kurtardı, beni bu uçaktan indiremezsiniz…

51 koca yıl geçti…

Ama şu kurtarılma belasından kurtulamadık daha…

Bedel ödetiyorlar bize hala..

O gazi çocuğu…

Biz de bilmem ne çocuğu muyuz?

***

Bu güzelim coğrafyada yalnız yalaka tayfasının mutlu olduğu zamanlardan mı geçiyoruz?

Tutuklanması gereken o kadar sahtekar ve yolsuzluk yapan makam sahibi varken, polis bir masumun yakasına yapışıyor…

Bir de size güvenelim ve küfretmeyelim istersiniz değil mi?

Küfür sınırını zorlayan yazılar yazıyorum…

Ve başınıza oturtmaya hazırlandığınız lider çıkıyor karşıma birden…

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu iki eşit ortağından biri olduğunu hatırlıyor ansızın…

-Ne Baf’tan vazgeçerim, ne Limasol’dan, ne Larnaka’dan diye milli nutuk atıyor…

Duydun mu ey Yorgo?

Sakın sen de şimdi kalkıp,

-Ne Girne’den vazgeçerim, ne Mağusa’dan, ne Karpaz’dan, ne Maraş’tan, ne Omorfo’dan deme…

Alnını karışlar Tufan…

Anlamadın sen galiba daha…

Kuzey bizim!

Güney de bizim!

***

Sorma artık bana, bundan sonra ne olur diye…

Ezanlarla, bayraklarla, tarikatlarla…

Fesatçı ve sahtekarlarla…

Bizi vurmaya gelen tetikçilerle…

Çekerek filtresiz bacanın zehrini içine…

Tükür yüzlerine…

Pezevengin memleketinde!

Şener LEVENT

Ağustos 22/ 2025

Fotoğraf:

8 Temmuz, 2000/ Avrupa

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz