KESK’in organize ettiği ‘Geçinemiyoruz’ mitingi Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda düzenlendi. Çok sayıda emek ve meslek örgütünün yanı sıra siyasi partilerin de destek verdiği mitingde “Bu saltanat bitecek” vurgusu öne çıktı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) organize ettiği “Geçinemiyoruz” mitingi Tandoğan Meydanı’nda düzenlendi.
Tandoğan’da “Geçinemiyoruz” sloganıyla yapılan mitinge kamu emekçilerinin yanı sıra Ankara Tabip Odası, TMMOB, TTB, DİSK, Tüm Emeklilerin Sendikası, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Eğitim Sen, DEM Parti, SOL Parti, EMEP, TİP, Halkevleri gibi birçok emek meslek örgütü ve siyasi parti de destek verdi.
BU SALTANAT BİTECEK
SOL Parti alanın en kitlesel örgütü olarak katılımıyla dikkat çekti. SOL Parti yürüyüşte, “Yok Başka Yolu Bu Saltanat Bitecek” pankartı taşırken miting konuşmalarında da bu rejime son vermek vurgusu öne çıktı.
KORTEJLER TANDOĞAN’A YÜRÜDÜ
Ankara Tabip Odası, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz ve TMMOB Ankara İKK, DİSK Emekli Sen, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Eğit-Der, Emekli sendikaları ve dernekleri, İHD, 10 Ekim Barış Derneği; EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, Antep Milletvekili Sevda Karaca, Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ve EMEP il örgütü, Dem Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları, Milletvekilileri Özgül Saki, Sevilay Çelenk, İbrahim Akın ve DEM Parti il örgütü, SOL Parti, Halkevleri, SYKP kortejleriyle mitingde yer aldı.
“BU OYUNA RAZI OLMAYACAĞIZ”
Mitinge katılanların değerlendirmeleri şöyle:
SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen:
“Bugün binlerce insan toplandık. Bu meydana ülkede ‘Artık rejim sona ersin’ diyenleri, işsizliğe yoksulluğa hayır diyenleri, ‘Rejim bitsin’ diyen milyonların sesini taşıdık. Belli ki AKP Erdoğan’ıyla Bahçeli’siyle kendilerini bir dönem daha iktidarda tutacak oyun planı kuruyorlar. Ancak bu meydanda toplananlar bu oyuna razı olmayacaklarını ve bu rejime en kısa sürede son vereceklerini gösteren bir iradedir. Bize düşen görev, bu iradeyi, ülkenin dört bir köşesine yaymak. SOL Parti bugün bütün gücüyle burada bir araya geldi.
Hep beraber ülkemizi mafyalara, çetelere, bir avuç haramiye teslim eden tek adam rejimine son verecek bir iradenin var olduğunu göstermemiz gerekiyordu. Bundan sonra ülkenin her yerinde tüm muhalefet işçisiyle, köylüsüyle, emekçisiyle, gençleri, kadınlarıyla birleşerek ülkenin tepesindeki karanlığa son vereceğiz. Bu meydan bunun en güçlü iradesidir.”
Öğrenci İdil Balıken:
“Bir kadın öğrenci olarak AKP iktidarında geçinemediğim için KESK’in çağrısıyla mitinge katıldım. Sesimizi daha güçlü duyurabilmek ve bu iktidarın değişmesi için ben de katkıda bulunmak istedim. Burada benim gibi bir sürü kadın, öğrenci, işçi arkadaşlarımız da bulunuyor. Bizim vermek istediğimiz mesaj, iktidarın bizi soktuğu bu halden kurtulmak ve kadınlar, öğrenciler işçiler yani tüm halk için daha aydınlık geleceklere yol açabilmek.“
Emekli Nurdane Berber:
“Buraya tüm emeklilerin haklarını savunmak için Denizli’den geldim. Yaşanabilir bir maaş istiyoruz. Hayat şartları çok kötü. Ben hem kendim için hem de çocuklarım ve torunlarım için buradayım. Ben sadece insanca yaşamak istiyorum.”
“AÇLIK SINIRININ ALTINDAKİ ÜCRETLERE MAHKÛM DURUMDAYIZ”
Emekli Ali Karabudak:
“Yaşadığımız hayat giderek zorlaştı. İnsanlar açlık sınırının altındaki ücretlere mahkûm durumda. Yaşadığımız süreçte demokratik hakların savunulması son derece zorlaştı. Bugün burada olmamızın temel sebebi demokratik haklarımıza, geleceğimize sahip çıkmak için sesimizi kitlesel olarak daha fazla duyurmak için Tandoğan Meydanı’nda toplandık. Umuyorum ki buradaki tepkimiz iktidar tarafından dikkate alınır. Önümüzdeki süreçte hem asgari ücret artar hem emekliler insanca yaşayabileceği bir ücrete kavuşur. ‘İnsanca yaşamak istiyoruz’ temel sloganımız oldu burada. İnsanca yaşamak için mücadeleye devam edeceğiz.”
Kocaeli Eğitim Sen Şube Yürütme Üyesi Ayda Işık Sevim:
“Biz bütçede kendimize pay istiyoruz. Özellikle artan oranın vergi dilimi olmasını istemiyoruz. Vergi dilimi sabitlensin, kamu çalışanları için yüzde 10 olsun istiyoruz. Az kazanandan az çok kazanandan çok alınsın. Özellikle eğitim emekçilerini kariyer basamaklarında ayırmaktan vazgeçilmesi ve bütün öğretmenlerin profesyonel bir meslek sahibi olduğunu iktidarın anlamasını istiyoruz. Başöğretmen 53 bin alırken ücretli öğretmen 13 bin alıyor. Biz eşit işe eşit ücret verilsin istiyoruz.”
“İKTİDARI SALLAYAN EMEKLİLER OLDU”
Tüm Emeklilerin Sendikası Dikili Kadın Sekreteri:
“Emeklilerin sesini herkes duysun diyoruz ancak duyması için de kulaklarına bir kar suyu kaçıralım dedik, o yüzden buradayız. İktidarı sallayan da emekliler oldu. Eşim ve ben Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) emekliyiz. İkimizin şu ana aldığı maaş Evden kira aldığımız için geçinebiliyoruz. Bizi yalnızca dayanışma bir arada tutuyor. Bu dönemde dayanışma çok önemli, birbirimize destek olarak bu işleri sürdürmek zorundayız. Sesini duyurmak isteyen herkesin örgütlenmesi gerekiyor. Emekli olup sesini, duyurmak isteyen herkes emekli sendikalarına gelsin. Çalışan arkadaşlar da bulundukları iş yerlerinde sendikaya üye olsun.”
“HALKIMIZ YAĞMA DÜZENİNE TEPKİLİ”
Miting alanına on binlerce yurttaşın gelmesinin ardından KESK Eş Genel Başkanları Ahmet Karagöz ve Ayfer Koçak konuşma yaptı.
Konuşmalarına özelleştirmeye karşı direnen Çayırhan maden işçilerini, SASA işçilerini ve grevdeki belediye işçilerini selamlayarak başlayan Ayfer Koçak, şunları söyledi:
“Bozuk düzende sağlam çark olmayacağını her gün daha ağır bir biçimde yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu bozuk düzenin çarkları yıllardır dönmeye devam ediyor. Çarklar; yıllardır ülkemizi emperyalist kapitalist sisteme, yabancı ve yerli tekellere daha fazla bağımlı hale getiren uluslararası sermayenin yağmasına yol açan neoliberal politikalarla dönüyor. Bu ülkede çarklar; yıllardır borçlanmaya, ranta, betonlaşmaya dayalı bir ekonomik model üzerinden dönüyor. Çarklar; sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetlerinin piyasaya açılması, kamu alanına yapılan yatırmaların alabildiğine sınırlanması üzerinden dönüyor.
‘BU DÜZEN KENDİLİĞİNDEN DEĞİŞMEYECEK’
Bugün tüm halkımız yaşanan yoksulluktan, baskılardan ve kendini kuşatan bu yağma düzeninden rahatsız ve tepkili. O halde bize düşen görev, tüm emek örgütlerine, sendikalara ve demokrasi güçlerine düşen görev, alanlarda ve işyerlerinde tepkiyi örgütlemektir. Bu düzen ve iktidarlar belli ki kendiliğinden değişmeyecek, halka sırtını dönmeye halkın sırtına binerek sermayenin yanında olmaya bunun içinde tüm anti demokratik politikaları uygulamakta ısrar edecektir.”
KESK Eş Başkanları, emekçilerin taleplerini şu şekilde sıraladı:
- Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını, emekçilerin ve emek örgütlerinin bütçe sürecine katılım sağlayabileceği yasal bir düzenleme yapılmasını istiyoruz.
- Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını, kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine ve özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.
- Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini, kadınların güvenceli istihdamının arttırılmasını, kadınları şiddetten koruyacak kamusal hizmetlerin genişletilmesini istiyoruz.
- Vergide ve ücretlerde adalet istiyoruz. Bunun için; tükettiğimiz her şeyden alınan KDV, ÖTV gibi tüm dolaylı vergilerin düşürülmesini. Yoksulluk sınırına kadar olan maaşların, birinci vergi diliminde sabitlenmesi ve yüzde 10’a çekilmesini istiyoruz. Vergilerimizden oluşan bütçeden alıp Kamu Özel İş birliği (KÖİ) projelerine, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemine aktarılan Hazine garantilerine son verilmesini istiyoruz. Vergilerimizin, ülkenin kaynaklarının güvenlikçi politikalara, silahlanmaya değil; istihdamın arttırılması, yoksulluğun ve işsizliğin önlenmesi, adaletin, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi için kullanılmasını istiyoruz.
- Maaşlarımızda her geçen yıl artan kayıpların karşılanmasını istiyoruz. Asgari ücretin bir işçinin ailesi ile insanca yaşamaya yetecek seviyeye, en düşük emekli aylığının ise asgari ücret seviyesine çıkarılmasını istiyoruz. Biliyoruz ki bunu yapmak için sadece sermaye çevrelerinden almadıkları vergilerin onda biri yeterlidir. En düşük kamu emekçisi maaşının kira, aile, yakacak yardımları ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm çalışanların güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini istiyoruz. - Eğitimin tüm aşamalarında çocuklarımıza ücretsiz, bir öğün yemek içilebilir su istiyoruz.
Uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan ve temel hakkımız olan; Gerçek Grevli Bir Toplu Sözleşme Yasası talep ediyoruz. Kamuda işe alımlarda, siyasi kayırmacılığa son verilmesini, gençlerimizin işe girmesini engelleyen mülakatın ve güvenlik soruşturmalarının kaldırılmasını istiyoruz. Haksız hukuksuz şekilde KHK’lar ile ihraç edilen tüm emekçilerin derhal görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz. - Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin ücretsiz, anadilinde, ulaşılabilir ve nitelikli hale getirilmesini, bütçelendirilmesini bu alanda özel sektörün teşvikinden vazgeçilmesini istiyoruz.”
Konuşmalar, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” ve “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganlarıyla tamamlandı.