Ana Sayfa Güncel Georgiou “Kıbrıs sorunu NATO’nun bir eseri”

Georgiou “Kıbrıs sorunu NATO’nun bir eseri”

4
0

vrupa Parlamentosu milletvekili Giorgos Georgiou, NATO’nun kurulduğu günden bugüne çeşitli ülkelerde pek çok sorunlara yol açtığını, Kıbrıs sorunun da NATO’nun bir eseri olduğunu belirtti.

Kıbrıs’ın NATO’ya girişinin tartışılmasının zamansız olduğuna işaret eden Georgiou, BM Genel Sekreteri tarafından Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlatılması yönünde bir çabanın söz konusu olduğunu anımsattı.

Georgiou ile 2024 Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları doğrultusunda Kıbrıslı Türklerin temsiliyetini, Kıbrıs’ın NATO üyeliği tartışmalarını, Kıbrıs sorununa dair gelişmeleri ve Türkiye – Avrupa ilişkilerine dair bir sohbet gerçekleştirdik.

Georgiou hale hazırdaki temas ve girişimlerden, Kayıp Şahıslar Komitesi’ne yapılan destekten, karma evliliklerden doğan çocukların yaşadığı sorunlardan bahsetti. Ayrıca, Kıbrıslı Türklerin adanın Güneyi’nde banka hesabı açma ve Avrupa projelerine katılmada yaşadıkları sıkıntıların gündemlerinde olduğunu kaydetti. Georgiou, Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodoulidis’e sunulan öneri paketine ilişkin maddelerin tamamının bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini de vurguladı.

SORU: Son seçimlerde hiçbir Kıbrıslı Türk aday parlamentoda koltuk sahibi olamadı. AKEL’den bir parlamento üyesi olarak, Kıbrıslı Türklerin hakları ve temsiliyetleri hususunda girişimleriniz olacak mı?

 2024 seçimleri, hem Kıbrıs hem de Avrupa’da, aşırı sağın yoğun olduğu zor bir dönemde gerçekleşti. AKEL 2019’da olduğu gibi bu seçimlerde de bir Kıbrıslı Türk aday gösterdi. Seçim sonuçlarının açıklandığı gece, tekrar seçilmeme rağmen çok üzgündüm. AKEL’in oylarında düşüş söz konusuydu ve iki üyeyle temsil edilirken bu sayı bire düştü.

Avrupa Parlamentosu’nda, Niyazi Kızılyürek ile 5 yıl boyunca çok yakın çalıştık ve çok iyi işbirliği gerçekleştirdik. Niyazi’in yeniden seçilmemiş olması beni üzdü.

Aynı yurdu paylaştığımız Kıbrıslı Türkleri buradan temin etmek istiyorum ki, elimden geldiğince Kıbrıs’ın her yerine giderek, Kıbrıslılarla görüşmeye  çalışacağım. Mağusa’da buna başladık ve diğer bölgeleri de ziyaret ederek, oralarda yaşayanların görüşlerini alacağım.

Kıbrıslı Türk yurttaşlarımızı temin ederim ki Avrupa Parlamentosu milletvekili ve aynı zamanda AKEL üyesi olarak, Kıbrıslı Türklerin yasal ve meşru hakları için Avrupa düzeyinde mücadele etmeye devam edeceğim. Nitekim bunu, adanın kuzeyinde bir araya geldiğimiz Kıbrıslı Türk arkadaşlarımıza da dile getirdim.

Şunu da belirtmek isterim, kayıpların aciliyetini araştıran Kayıp Şahıslar Komitesi’ne mali destek amacıyla 4 milyon Euro’luk bir tahsisin yapılmasını sağladık. Bu mali desteğin, böylesine insani bir meselenin çözüme kavuşturulması yönünde katkıda bulunacağı kanaatindeyiz.

Kıbrıslı Türklerin AB vatandaşı olarak hakları var ve bu haklardan Kıbrıslı Türklerin tamamen yararlanması içinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bunun yanı sıra bildiğiniz üzere karma evliliklerden doğan çocukların yaşadıkları bazı sorunlar söz konusu. Gerek bu mesele ile ilgili olarak gerekse Kıbrıslı Türklerin adanın Güneyi’nde banka hesabı açabilmeleri konusunda karşılaştığı sorunlarla ilgili olarak ve bunun yanı sıra Kıbrıslı Türk yurttaşlarımızın çeşitli AB programlarına katılımları konularına da çalışacağız.

AKEL tarafından sayın Hristodoulidis’e bir öneri paketi sunuldu. Bu öneri paketinin içeriğinin, Kıbrıslı Türklere yönelik adımlar içerdiği biliniyor. Bunlardan bazılarının hayata geçirildiğini öğreniyoruz ancak bazılarında herhangi bir ilerleme söz konusu değil. Biz, bu önerilerimizin acilen yaşama geçirilmesini talep ediyoruz.

Bunun yanı sıra Kıbrıslı Türklerin örgütlü yapıları ile de temas halindeyim ve onların taleplerini Avrupa Komisyonu düzeyinde de gündeme taşıyacağım. Ancak Kıbrıslı Türklerin, AB’nin tüm haklarından 100% oranında yararlanabilmeleri için Kıbrıs sorunun çözüme kavuşturulması gerekiyor.

“KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDE BİZE YARDIMCI OLMASINI İSTEDİĞİMİZ ÜLKELERİ YANIMIZDA DEĞİL , KARŞIMIZDA MI GÖRMEK İSTİYORUZ?”

SORU: Kıbrıs’ın NATO üyeliği tartışılıyor. Bu konudaki görüşleriniz nelerdir?

 NATO’nun kurulduğu günden bugüne kadar, geçmişinin ne olduğu ve NATO’nun ne olduğu biliniyor. NATO çeşitli ülkelerde pek çok sorunlara yol açtı. Kıbrıs sorunu, NATO’nun bir eseridir.

Kıbrıs sorunun yaratılmasında büyük sorumlulukları olan ve 1960’tan itibaren garantör olan 3 ülke de NATO üyesidir. Ayrıca NATO’ya giriş konusunun tartışılması bu dönemde gerçekten çok zamansız. Şöyle ki, bugün BM Genel Sekreteri tarafından Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlatılması yönünde bir çaba söz konusu. Güvenlik ile ilgili konular Guterres çerçevesi içerisinde zaten çözüme kavuşturulmuş durumda.

Şu soru gündeme geliyor, neden bugünün koşullarında NATO’ya giriş tartışması başlatıldı? Ayrıca Türkiye’nin de bu konuda veto uygulayacağı apaçık belliyken, niye bu konu gündeme getirildi? Bildiğimiz üzere NATO’ya giriş konusunda BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin de onayı gerekecek. Kıbrıs’ın NATO’ya girmesini, ne Rusya ne de Çin kesinlikle kabul etmeyecek. Dolayısı ile Kıbrıs sorunun çözümünde bize yardımcı olmasını istediğimiz BM Güvenlik Konseyi üyelerini yanımızda değil, karşımızda mı görmek istiyoruz?

Kıbrıs dış politika alanında çok yönlü, çok boyutlu bir dış politika izlemeli ve dünyanın tüm güçlü devletleri ile iyi ilişkiler sürdürmeli. Bunun içerisine ABD’de de dahil. Nitekim, Sayın Hristodoulidis geçmişte yaptığı beyanlarda defalarca Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik olarak içinde hareket edeceğimiz alan NATO değil, Avrupa Birliğidir demişti.

Ben kendisinin bir yandan çözüm istediğini söyleyip, diğer yandan bunu kast etmediği, buna inanmadığı düşüncesinde olmak istemiyorum. Şu anda Kıbrıs’ta siyasal partiler arasında Kıbrıs’ın NATO’ya girmesini isteyen tek siyasal güç Demokratik Seferberlik Partisi. Hükümette yer alan, hükümeti destekleyen partiler dahi, Kıbrıs’ın NATO’ya girmesini istediklerini söylemiyorlar. Bilakis Kıbrıs’ın NATO’ya girmesini istemiyorlar. Nitekim, Dışişleri Bakanı Kombos dahi, bu tartışmanın geçersiz ve gereksiz olduğunu, bu tartışmanın hiç açılmaması gerektiğini beyan etmiştir.

Sayın Hristodoulidis çabalarını Kıbrıs sorunu çözümüne yönelik müzakerelerin yeniden başlatılmasına odaklamalı. ABD’yi yada Avrupa’daki NATO’cuları memnun edecek açıklamalara kafa yormaktan ziyade, tüm çabasını çözüm perspektifine yoğunlaştırmalı.

SORU: Şu anda Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıslı vatandaşları ilgilendiren kilit noktalar ve ilgi duyduğunuz konulardan bahsedebilir misiniz?

 Bizi ilgilendiren ve ilgilendirecek temel konu Kıbrıs sorunudur. Son dönemde bu konuda yoğun tartışmalar söz konusu. Özellikle AB – Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda tartışmalar söz konusu.

Avrupa Birliği – Türkiye karma komisyonunda da yer aldığım için, Strasbourg’ta kısa bir süre önce bir araya geldiğimiz Türkiye milletvekillerine de şunu söyledim;

‘‘Biz Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkisinin güçlenmesine, ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine karşı değiliz. Ancak Türkiye’nin de bazı adımları atması gerekiyor. Kıbrıs sorunun çözümü konusunda katkıda bulunması gerekiyor.”

Elbette Kıbrıs sorunu dışında, Kıbrıs üzerine çalıştığımız başka ciddi sorunlar da var. Avrupa’da ve bölgemizde yaşanan savaş ve barışa ulaşma meselesi. Avrupa ekonomilerinin karşı karşıya oldukları büyük ekonomik kriz. Temel tüketim ürünlerinde yaşanan ve giderek artan pahalılık. Konut sorunu, kiraların yüksekliği, ve konut edinme bedellerinin yüksekliği. İklim krizi ve doğanın korunması meseleleri. İnsanların ilaç ve tıbbi bakım ihtiyaçlarının karşılanması. Tüm bu meseleler hem AB vatandaşları hem de Kıbrıslıları ilgilendiren konular. Biz Avrupa’nın Sol grubu ve AKEL olarak, tüm bu meselelerde çözümler üretilmesi yönünde çalışıyoruz.

“AB’NİN YENİ İLTİCA VE GÖÇ ANLAŞMASI KABUL EDİLEMEZ BİR ANLAŞMA”

SORU: Konumundan dolayı daha sıcak bir noktada bulunan Kıbrıs’ın durumunu göz önünde bulundurarak, Avrupa Parlamentosunda göç ve sığınmacılara dair ne gibi düzenlemeler konuşuluyor?

 Maalesef bu sorunun yaşanmasında Avrupa Birliğinin de, Avrupa Birliğine üye bazı ülkelerin de sorumlulukları söz konusu. Bildiğiniz üzere Avrupa’nın bazı ülkeleri , Arap ülkelerinde Arap Baharı’nın yaratılmasını ve bu ülkelere kendilerinin demokrasi ihraç etmelerini arzuladı. Tüm bunların sonucunda, Avrupa’ya doğru büyük göç akınları gündeme geldi ve yaşandı.

Bugün aşırı sağın yoğun baskısı altında, mülteciler ile göç meselesi ne yazık ki etik olarak ve insani olarak doğru bir biçimde ele alınmıyor. Bazı üçüncü ülkeleri güvenli alan olarak adlandırıp, örneğin Türkiye örneğinde olduğu gibi, mültecileri, göçmenleri o ülkelerde tutmaya çalışıyorlar.

Sınırlara duvarlar çekip, sınırları kapatıyorlar. Avrupa’nın güneyinde yer alan Kıbrıs, Yunanistan, İtalya, İspanya gibi ülkeleri bu sorunla karşı karşıya bırakıyorlar. Ne yazık ki bölgemizde yaşananlar nedeniyle, Filistin’de, Lübnan’da ve şimdide Suriye’de yaşananlar nedeni ile bu sorun daha da büyüyecek.

Avrupa Birliği’nin üzerinde karar verdiği yeni İltica ve Göç Anlaşması , kabul edilemez bir anlaşma. Biz bu sözleşmenin iptal edilmesini istiyoruz. Göçmenler ve mülteciler çeşitli ülkelere dağıtılsınlar. Bu paylaşım, mültecilerin dağılımı, o ülkelerin nüfusu ve ekonomik olanaklarına göre belirlensin.

Göçmenler ve mülteciler çok eski yıllardan beri var olan bir olgu ve önümüzdeki yıllarda da devam edecek bir gerçeklik. Bu soruna, insanların bindikleri tekneleri denizde batırarak ya da sınırlara tel örgüler çekerek, çözüm üretilemez. Bu konuda da uluslararası hukuk söz konusudur ve uluslararası hukuka saygı gösterilmelidir.

Eğer savaşlar ve Avrupa ülkelerinin de dahil oldukları ağır sömürü koşulları, çeşitli ülkelerde ortadan kalkarsa bu durumda insanların göç etme sebepleri de ortadan kalkar, göç akınları da son bulmuş olur.

“ AB TÜRKİYE ÜZERİNDE NÜFUZUNU KULLANSIN”

SORU: Şu anki konjektürde, adada barışın gerçekleşebilmesi için Avrupa Birliği’nin atması gereken adımların ne olduğunu düşünüyorsunuz?

 Avrupa Birliği Türkiye’yi çok önemli bir müttefik, çok önemli bir ortak olarak görüyor. Avrupa’nın pek çok sebepten dolayı Türkiye’ye ihtiyacı var. Ticari, ekonomik, enerji, askeri ve jeopolitik alanlarda Türkiye’ye ihtiyacı var.

Eminim ki Türkiye’nin AB’den talepleri var ve bu taleplerini AB’den alacak. Bunlar arasında hava uçuşları bağlantısı, yüksek düzeyde siyasi diyaloglar, Türk vatandaşlarına vize verilmesi konusu ve AB – Türkiye arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması’nın güçlendirilmesi var.

Türkiye’nin tüm bu talepleri alınsın, kabul edilsin. Bizim Avrupa Birliği’nden istediğimiz şu; Türkiye’nin bu taleplerine Avrupa Birliği olumlu yanıt versin, ancak Avrupa Birliği de Türkiye’ye Kıbrıs sorunun çözümünde katkıda bulunması yönünde nüfusunu uygulasın.

Avrupa Birliği isterse Kıbrıs sorunun çözümü konusunda etkin bir biçimde katkıda bulunabilir. Ne yazık ki bazı Avrupa Birliği ülkeleri ki bunların içerisinde güçlü Avrupa Birliği ülkeleri de va, bunlar kendi çıkarlarını ilkelerin üstünde tutuyorlar.

Elbette aynı zamanda sayın Hristodoulidis de Kıbrıs Sorunun çözümünü gerçekten istediğini pratikte, elle tutulur bir biçimde göstermeli.

Gerek 2004’te gerek 2017’de Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik en son aşamasında Avrupa Birliği vardı, üyeleri katılmıştı. Müzakerelerin neden ve nasıl çöktüğünü AB üyesi ülkeler gayet iyi biliyorlar. Bu çerçevede Türkiye’nin, Tatar’ın, Anastasiadis’in ve Hristodoulidis’in sorumluluklarının neler olduğunu gayet iyi biliyorlar. Sadece Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorununun çözülmesini istemesi yetmiyor. Bizim de pratikte elle tutulur bir şekilde bunu istediğimizi ortaya koymamız gerek.

Voice Kıbrıs Haber-2024

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz