Umut Sol’da!
Yaşadığımız ve sadece bizim değil, ama halkımızın büyük çoğunluğunun hiç de memnun olmadığı mevcut durumu gerçekten değiştirmek istiyorsak, değişime öncelikle kendimizden başlamalıyız ve kendimizi değiştirmeliyiz. İdeolojik ve siyasi kimliğimizi değiştirmek için değil, neredeyse bir asırdır olduğumuzu temel alıp, yeniçağın taleplerini dikkate alarak, mücadelelerimizle zorlukların üstesinden gelebilmemiz için.
Değişim ihtiyacının, günümüzün bir talebi olarak ortaya çıktığının ama aynı zamanda AKEL’in uzun tarihi sürecindeki siyasi kimliği ve kültürüyle de bağdaştığının altını çiziyoruz.
AKEL’in siyasi DNA’sının, kimliğinin ne olduğunu anlamak isteyen herkesin onlarca yıl öncesine, partinin kuruluşunun başlangıç noktasına gitmesi gerekir. O zamandan beri AKEL kendisini geniş Sol’un partisi, vatanı ve halkımızı referans noktası alan emekçi halkın ilerici partisi olarak tanımladı. Bu şekilde, parti kitlesine denk düşenden çok daha büyük bir güç ve dinamizm kazanmayı başardı. AKEL bu şekilde halkın desteğini alarak mücadelelerde en ön safta yer aldı, halkımızın mücadelelerinin öncüsü oldu.
AKEL, bu siyasi felsefe temelinde, 1940’lı yıllarda ve 50’li yılların ilk yarısında yapılan yerel yönetim seçimlerinde sağdan şahsiyetlerle bile işbirliklerine girişti ve büyük seçim zaferlerine ulaştı. Daha sonraki yıllarda Partimiz, sonu gelmeyen teorik analizlere kapılmadan siyasetini sürdürdü ve dönemin gereksinimlerini dikkate alarak, siyasi pratiğe odaklandı. Halka açık karakteri bu şekilde biçimlenen Partimiz böylece kitleselleşti ve halk içinde itibar ve takdir kazandı.
İdeolojimiz Partimizin emekçilerin partisi olarak tüm halka açık olmasında engel değildir, bilakis partimizin tüm halkı kucaklaması gerektiğini pratikte de göstermiştir ve bu, sadece yurdumuzda yaşanan bir gerçeklik değildir. Güçlü toplumsal temelleri olmayan bir parti bilinçleri, yürekleri kazanamaz; siyasi ve sosyal gelişmelere mührünü vuramaz. Gelişmelerin merkezinde olup onları etkileyemez.