Hukuk yok, adalet yok, mahkeme yok, savcılık oda yok, davalarda sıra, düzen, kriter yok, ya ne var? Netice itibarıyla; memlekette enflasyon yok, pahalılık yok, işsizlik yok, yasak yok, yolsuzluk yok, haber yaptın yazı yazdın diye tutuklanma korkusu yok… Yok, yok… Tam bir adaletsizlikler ülkesi olmuşuz ama bazılarının bundan da haberi yok!
İşgalcinin burada örgütlediği iti miti hakaretlerle yetinmedi. Tehditleri sıraladı “İstesek seni sinek gibi ezeriz” diyerek…“Şans eseri hayattasın” diyerek… Seni tutuklatacağım diye tehdit etti. Bir haberin sosyal medya sayfamda yayınlanmasından sonra evime baskın yaparak tutuklandım.
Durum böyle olduğu halde… Mahkeme günü hala daha gelmedi… Adamın bana ettiği aşağılık hakaretler, adamın beni ölümle tehdit etmesi, adamın bana sövmesi, sert saldırısı ve bana “istesek seni sinek gibi ezeriz” demesi, işgalcinin normlarına göre gayet normal imiş. İşler bununla kalmıyor…
Fakat iş bununla kalmıyor. Ne düşünce özgürlüğü geliyor, ne de haber yapma hakkı… Ne Avrupa Birliği kriterleri geliyor, ne ifadeyi dile getirme hakkı. Yandaşa gelince… Canım, cicim okşaması… Bize gelince… Vur abalıya… Zaten biliyorduk ama bir kez daha vurgulamak istiyorum:
Bu memlekette… Hukuk yok. Adalet yok. Mahkeme yok. Kriter yok. Hukukun, adaletin, savcılığın mahkemenin, kriterin olmadığı yere ne denirdi? “Dağ başı” mı? 3 yılı geçti niye dava günü verilmiyor, ey savcılar!
“İstesek seni sinek gibi ezeriz” diye tehdit edebilen… “ Şükret hayattasın” diyebilen… Bir İŞGALCİ bozuntusunu olsun bugüne kadar neden tutuklayıp yargılamadınız? Körler-sağırlar mantığıyla gerçekleştirilen, danışıklı olarak insanlar hakkında iftira üreten bu konu ve Ali’nin, Şener’in ve diğer onurlu gazeteci yazarların mahkemelerde yıllarca süründürülmesi adalet kitabının neresinde yazar?
İşgalciye bağlı polisin peşimize düşerek savcılığı da kötü emellerine alet etmesi bizi rahatsız ediyor. Adaletin önünde suçları ispatlanana kadar herkes masumdu ana işgalcimize göre artık masum değil. Adaletsizliğin çarmıhındayız artık. Yargıya güvenin kalmadığı bir düzenin korunmasız fertleriyiz.
Gazeteciyi tutuklayan, kendini tutuklamış demektir. Adaleti yok eden, kendini adaletsizliğe hapsetmiş demektir. Adalet yarın da başkalarının ihtiyaç duyacağı bir gerçektir. Bu işgal topraklarında yer yerinden bile oynasa, adalet, sarsılmamalı, yer yerinden oynasa, güvenle tutunabilecek bir direk olarak kalmalıdır! Bu direğin de temelini sarsmayın!
Dünya üzerinde adaletin tam anlamı ile uygulandığı ender ülkeler elbette ki olmuştur. Günümüzde ise adalet, kelimenin tam anlamıyla sırra kadem basıp Kaf Dağı’nın ardına saklanmıştır.
Adaletin saklandığı yerden çıkmasını beklemek hakkımız değil mi? Sonuç itibarıyla bu dünya; etme-bulma dünyası olduğuna göre; hak, er ya da geç mutlaka yerini bulacaktır.