Ana Sayfa Güncel Kuyumuz nasıl kazıldı?

Kuyumuz nasıl kazıldı?

4
0

Derman Saracoğlu yazdı

Kıbrıs Türk toplumu bugünkü duruma nasıl düştü?

15 Kasım 1983 tarihine, KKTC kisvesi altında gerçekleşecek darbeye doğru yol alıyoruz. Aylar önceden darbe hazırlıkları devam ediyor. TMT  gizli teşkilat yöntemleri harekete geçirilmiş. Belli bir program çerçevesinde her parti, her sendika, her basın yayın kuruluşu, hatta spor kulüpleri içinde kendilerine yakın insanlar tespit edilip bir disiplin altına alınıyorlar.

Darbeye destekleri sağlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği,  tüm birimleri,  Bizzat  Büyükelçi İnal Batu, Kıbrıs’ta Sivil Savunma Teşkilatı adı altında faaliyet gösteren  Özel Harp Dairesi birimi, Kolordu, hepsi işin içinde. Bir Teşkilat koordinesi içinde Denktaş’la  eşgüdüm içinde 15 Kasım 1983 darbesini planlıyorlar.

Bugün tam tersi düşünür duruma gelmiş olsalar da, o yılların pek çok aydını da, sol söylemlerle, self determinasyon aldatmacası ile bu planın parçası haline getirilmişler. KKTC ilanını kurtuluş olarak görüyorlar. Gazetelerdeki makaleleri ile açıklama ve demeçleri ile KKTC darbesinin sol cenahtan müfrezeleri haline getirilmişler.

Plan öyle bir örgütlü gidiyor ki,  Her yerde ortaya çıkmak için o sihirli günü, saati bekleyen köstebekler oluşturulmuş. O derece ki, üye ve yöneticilerinin pek çoğu, KKTC ilanına karşı olan TKP’nin o günlerdeki Genel Başkanı İsmail Bozkurt’un bile köstebek olduğu anlaşılıyor sonraki yıllarda.

KKTC ilanının bir darbe biçiminde örgütlendiğini,  BRT’de yayınlanan bir programda itiraf etmiş olan Sayın İsmet Kotak, İsmail Bozkurt’u, öncesinde evinde ziyaret eder ve İsmail Bozkurt’a kendini açığa vermemesini telkin ederek, darbenin bir gün öncesinde, 14 Kasımda  CTP ve TKP’nin  yöneticilerinin katılımıyla  Lefkoşa’da  gerçekleştirilecek olan BAGIMSIZ TÜRK DEVLETİ İLANINA  HAYIR  yürüyüşüne katılmasının da faydalı olacağını söyler. O gün, yani 14 Kasım günü, İsmail Bozkurt ayrı devlet ilanına hayır yazan pankartın hemen arkasında Mustafa  Akıncı, Özker Özgür ve Naci Talat’la yan yana yürür.

 Bugünün pek çok aydını da o günlerdeki makalelerinde KKTC ilanının Kıbrıs Türk Toplumu’na sağlayacağı faydaları saymakla bitiremez. Soldakiler Lenin’den alıntılarla süslerken makalelerini, sağdakiler de bilinen milliyetçilik temelinde sürdürürler KKTC ilanı reklamlarını.

 Gidişin bir darbeye doğru olduğu ve darbenin Kıbrıs’taki ayrılıkçı rejimi çimentolaştırmayı amaçladığı,  kendilerine solcu yakıştırması yapan aydınlarca anlaşılamaz her nasılsa fark edilmez! Böyleleri artık Denktaş’ın en büyük müttefikleridirler artık. Kimileri Saraya, hiç danışılmayan danışmanlar olarak atanarak bu darbeden nemalandırılırlar. 

Bunların Ortak paydaları, hedefleri, görevleri ise, darbenin bir gece öncesine kadar ilkeli ve kararlı tutumunu sürdürerek, yurtseverlik bilinci ile darbeye karşı çıkan, en başta CTP olmak üzere TKP’nin onurlu yönetici ve üyelerinin,  hain Rumcu ve Bağımsızlık düşmanı oldukları yönünde toplumda kanaat oluşumuna katkı koymaktı.

Solcu ve Sagcı “aydınlarımız” kanaat önderlerimiz bu noktada, Arkasındaki baş destekçisi, Ankara’daki  Faşist Askeri Evren Cuntası olan  Denktaş’ın önderliğinde güç birligi yapmışlar ve Denktaş’ın maceracı hayalleri arasında uygun adım ilerlemekteydiler.

Kimilerinin elinde kızıl Bayrak, kimilerinin elinde de üç hilalli bayraklarla kol kola yürüyor gibiydiler. Hedefin en başındaki de CTP idi. O dönemi bilmeden bugünkü duruma nasıl düştüğümüzü anlamak olanaklı değildir. KUYUYA NASIL DÜŞTÜĞÜNÜ  BİLMEZSEN O KUYUDAN KURTULAMAZSIN..!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz