Fransız İmparator Napoleon Bonaparte,
1800’lü yılların başlarında söylemişti.
“PARA, PARA, PARA” diye.
Sanki de Kıbrıslı’ları biliyor ve tanıyordu!
Hükümet, “tamam anlaşalım” deyip kesenin ağzını açacağının işaretini vermesiyle birlikte,
Anında,
Memleket bir anda sus pus…
Ne genel grev kaldı ve eylem.
Kahbe İngiliz,
1878’de, adayı Osmanlı’dan kiraladıktan sonra,
Görevli vali boşuna mı Krala rapor etmişti.
Neyi mi?
Kıbrıslı’ların nasıl insanlar olduklarını…
(Raporu çok kez paylaştım, bilenler bilmeyenlere anlatsın)
Oysa,
Başlarını biraz kaldırsalar,
Memleketin ellerinden kayıp gitmekte olduğunu görecekler.
Ama kaldırmıyorlar.
Kaldırıp da,
Çocuklarının geleceği için,
Memleketi nasıl kurtaracaklarına bakacaklarına,
Maaşlarını ve maaşlarına artışı kurtarmanın derdinde!
Bilmezler mi acaba,
Uğruna her şeyi feda ettikleri o maaşlar artışları,
Zannettikleri gibi,
“HAK” değil,
“ESARETİN RÜŞVETİ”dir.
Kurtuluş ve gelecek,
Sadece ve sadece,
Federal Çözüm ve AB Üyeliği ile mümkündür.
Gerisi,
Yok oluştur.
O nedenle,
Ey Kıbrıslı,
Kümesteki bulliler gibi,
Önüne atılan “1 avuç yem”e kanma,
Yarın,
O yem, karnını doyurmana dahi yetmeyeceği gibi,
Vatanın da elinden alınmış olacaktır.
