Yıl 2010, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, maaşını sorarak aşağıladığı dönemin KKTC Başbakanı İrsen Küçük’e Kıbrıs Türk Toplumu destek çıkmış, ona yapılan bu hakarete tepki göstermek için Kasım ayında ülkemize gelen dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i protesto etmek için yollara dökülmüş, Çiçek ise kendisini protesto eden Kıbrıslı Türklere “Güney’dekilere çok benziyorlar” demişti…
Dönemin Başbakanı İrsen Küçük ve milliyetçi kesimin büyük bir bölümü ise, bu söylem karşısında sessiz kalmış, hatta bu söylemi olumlu karşılamıştı…
***
Yıl 2011, Ocak ve Mart aylarında Kıbrıslı Türkler’in demokratik haklarını kullanarak miting düzenlemesine karşılık olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Beslemeler” hakaretinde bulunmuştu…
Dönemin Başbakanı İrsen Küçük açıklama yaparak kendisine maaşını sorup küçük duruma düşüren Erdoğan’dan resmen özür dilemiş, sağ cenahın geneli de buna alkış tutmuştu…
***
Yıl 2018, Ocak ayında Afrika Gazetesi’ne attığı bir manşet yüzünden Erdoğan “Paçavra” demiş ve linç edilmesi emrini vermişti…
Akabinde sağ siyasetin desteğiyle faşistler önce Afrika Gazetesi’ne saldırmış, içerideki gazetecileri linç etmeye kalkışmış, sonrasında dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın üzerine yürünmüş ve meclisin damanına çıkılıp yabancı ülke bayrakları sallanmıştı!..
Bu durum karşında sağ siyaset eylemcilere arka çıkmış, yaşanılanlardan hiçbir rahatsızlık duymamış, hatta eylemcilerle “Zafer” fotoğrafları çekilmişti!..
***
Yıl 2020, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken ve seçim sürecinde dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya yönelik saldırılar, hakaretler, iftiralar, tehditler ve siyasal darbe girişimleri yapılmıştı…
O dönem Başbakan olan ve UBP Adayı olarak seçimlere katılan Ersin Tatar, tüm bu yaşanılanlardan zevk almış, sağ siyaset ile milliyetçi kesim ise “Suç söyleyende ya da yapanda değil suç söyletende ve yaptırtanda” diyerek suçu Akıncı’ya yıkmıştı…
***
Ve 2020 sonrası….
Kıbrıslı Türk aydınlar Türkiye Cumhuriyeti topraklarına alınmazken, sağ kesim “Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi takdiridir” demişti…
Gazeteciler attıkları manşetlerden ve yazdıkları yazılardan tehdit edilip haklarında davalar açılırken, sağ kesim “O yazıları yazmasalardı” şeklinde bir görüş ortaya koymuştu…
Öğretmenlerimiz laikliğimize sahip çıktıkları için hedefe konulduğunda, sağ siyaset sessizliğiyle bu yapılanlara bir anlamda onay vermişti…
***
Şimdi sıra sağ siyasetin en tepesindeki adam olan Ünal Üstel’e geldi…
Sevgili Ünal Başkan…
Sevgili UBP’li ve DP’li vekiller…
Ve sevgili sağ siyasete gerek gönül vermiş, gerekse de duygusal bağlılığı olan arkadaşlar…
Tüm verdikleri talimatları eksiksiz bir şekilde uyguladınız…
Sabahtan akşama kadar katkılarından dolayı “Şükranlar” çektiniz…
Sırf Ankara istedi diye kendi toplumunuzu karşınıza aldınız!..
Kendi vatanınıza değil onların vatanına “Ana” dediniz…
Sırf onlara yaranmak için Camilerden çıkmaz oldunuz…
Kısacası onların deyimi ile -Ne istedilerse onlara verdiniz!!!
Ama günün sonunda kendi yarattığınız ve yıllarca boyun eğerek büyüttüğünüz bu yapı dönüp sizleri de aşağıladı…
Sizlere de hakaret yağdırdı…
Sizlerin de Türklüğünü ve Müslümanlığını sorguladı…
Yani sorun bizde değil onlar da kardeş!..
İstediğiniz kadar yalayınız, yaranınız, yine de onların gözünde sizler birer beslemesiniz…
Bu zihniyet sizleri asla ama asla eşit ve egemen olarak görmez!..
Eğer geçmişte yukarıda yazdıklarım yapılırken susmak yerine ses verseydiniz, bugün bu duruma düşmezdiniz…
Şimdi bakıyorum hepsiniz aslan kesildiniz!..
Peki, bilmez misiniz Erdoğan’ın çevresindeki tek kişi dahi ondan habersiz böyle bir şey paylaşamaz?
Bilirisiniz ama bunu dile getirecek kadar cesur değilsiniz!..
***
Sonuç olarak Oktay Saral’ın kullandığı üslup tam temsil ettiği zihniyete yakışır cinsten…
Şok olacak bir durum yok!..
Eğer gerçekten bu durum karşında tepkili ve öfkeliyseniz yapmanız gereken çok basit;
-Derhal tüzüğü geri çekip imamı da sınır ederek sizi aşağılayanlara en net mesajı verirsiniz…
Aksi halde konuşmanızın da tepki vermenizin de bir anlamı yoktur!..
***
Son olarak, bu zihniyetle “Uzlaşırız” masalını okuyanlar, iyi bakınız, iyi analiz ediniz ve çıkıp bu kelimeyi kullanırken birden fazla kere düşününüz çünkü bu toplum bu zihniyetle uzlaşılamayacağını yaşayarak öğrenmiştir!..